İranda asılan bir şair vardı Majid Kavousifar. Ölüme gülerek gitmişti. Bu, Hain şeriatcıların, sarıklıların kararı sonucunda, tıpkı saçı göründü diye Mahza Amini yi ölüme gönderdikleri gibi. 
   İlahi adalet eninde sonunda tecelli ediyor değil mi, içimize su serpildi, içim serinledi, bu, pis sevgisizlerin ölümünü duyunca. Kimbilir ne güzel ölmüştür düşünsenize aynen kendisinin cehennemi tarif ettiği gibi YANARAK! Allah'ın indindeki yeri belli oldu. Demek ki günahkâr kimmiş; haram yiyen, insan öldüren, vicdanı olmayanlar. Kendi  elleriyle insanları keyifle infaz eden, şairleri, sanatçıları masum günahsızlari sadece kadın oldukları için, sadece başlarını o, bez parçasıyla örtmek istemedikleri için, sadece bir tutam saçları göründüğü için. İnsanların özgürlüklerini ellerinden alıp, ölmüş  vicdanlarının etkisinde onları öldürüp, keyifle yaşayan, keyifle bir ülkeyi yönetiklerini sanan bu acizler için İranda sevinç gösterileri yapılırken benim ülkemde Demokrasiye ve Atatürk'e düşman şeriatçı cellat için YAS ilan ediliyor BAYRAĞIMIZ yarıya indiriliyor. Kim için, ne için? Onları bayrağımıza kurban ederim ben. İnsan düşmanları, kadın düşmanları kadın, insan katilleri...
Sahi bir şeyi çok merak ediyorum; neden insanlar kendilerini yönetmesi için başka bir insan seçerler ki? Beni kimsenin yönetmesine ihtiyacım yok. Benim vicdanımın beni yönetmesi bana yetiyor. Daha önceki bir yazımda da bunu vurgulamıştım. En önemli, en değerli din benim VİCDANIM...Bunları seç, başına getir ondan sonra bizi istedikleri gibi şekillendirmeye çalışsınlar, bu mu DEMOKRASİ? 
NEREDE İNSAN, NEREDE KADIN HAKLARI?

  Tam şu sırada başka bir vicdansızlık örneği sergilemek üzereler bu vicdansızlar. Eğer vicdan parayla satın alınsa bunların her birine birer tane hediye etmek isterdim, buna hayvanları sevmeyenler de dahil. Ne istiyorsunuz bu zavallı canlardan? En az insanlar da hayvanlar kadar birbirlerine ve başka canlılara zarar veriyor, en vahşi yaratık insan eğer vicdanı yoksa. Bu zavallıların yaşam haklarını elinden almak da nedir? Zaten yaşam alanlarını ellerinden aldık. Kuşadası'nda ve sahil sitelerinde denizlere kadar indiler bir lokma yemek bulabilmek için. Biz onların yaşadıkları yerlere bina ve inşaat yapmadan önce bunlar orada kendi doğal dengeleri içinde hem karınlarını doyuruyor hem de yaşayacak yer buluyorlardı kendilerine, ancak içimizdeki BETON hırsından manzara ortada. Yavuz hırsız ev sahibini suçlu çıkarırmış. Aynen öyle yapıyorlar, ellerinden aldığımız yaşam hakları yetmemiş gibi bir de şimdi öldürmeye gidiyoruz,sırf kendi rahatımı için, asıl rahatsızlık onların olmadığı bir dünya. Hem de yasa tasarısı çıkararak YAZIKLAR OLSUN! NEREDE HAYVAN HAKLARI?
NEREDE YAŞAM HAKLARI?